01.11.2013 tarihli Sol'da yayınlanmıştır.
Platini’den 40 Takım Hamlesi
Dünya kupası tartışmalarının son
bölümünde, UEFA Başkanı ve FIFA Başkanlığı potansiyel namzeti Platini’nin
katılımcı sayısının 40 takıma çıkarılması önerisiyle karşınızdayız. Platini bu
düşüncesini, FIFA Başkanı Blatter’in Asya ve Afrika kıtalarına Dünya Kupası’nda
daha fazla kontenjan ayrılması gerektiğini savunmasının ardından kamuoyuyla
paylaştı. Bir başka deyişle 2015 ya da 2019’da FIFA başkanlığına oynamaya
hazırlanan Platini, rakibinin Asya ve Afrika ülkelerine yapmaya çalıştığı
jestin, Avrupa ve Amerikalı katılımcıların da sayısını arttıralım diyerek
altında kalmamaya çalıştı.
1930 yılında Uruguay’da
düzenlenen ilk turnuvadan bu yana katılımcı sayıları hep artmış ve buna paralel
olarak formatta değişiklikler yapılmış. Yol masraflarının önemli bir engel
oluşturduğu ilk 4 kupadan Güney Amerika’daki 2 organizasyona Avrupalıların,
Avrupa’dakilere ise Güney Amerikalıların katılımı sınırlı olmuş. Bu yıllarda
Asya ve Afrika’dan kupaya katılan takım yok. 2. Dünya Savaşı’ndan ve 1960’lı
yılların bağımsızlık hareketlerinden sonra FIFA’nın üye sayısı artmış olmasına
rağmen, bu artış katılımcı sayısının arttırılması sonucunu getirmemiş. 1930’lu
yıllardan bu yana 16 olan rakam, ancak 1982 yılında, televizyonun yaygınlaştığı
bir dönemde 24’e, Avrupa kıtasında ülke enflasyonunun yaşanmasını izleyen
sonraki on yılın son kupası 1998’de de 32’ye yükseltilmişti.
Amatör sporculardan oluşan ABD ekibi İngiltere'yi 1-0 mağlup ettiğinde, bırakın bu sonucu, İngiltere'nin 1-0 kazanması bile inandırıcı bulunmamış, "10-0" bitmiştir, ajans bir sıfır eksik yazmıştır diyenler olmuş. Kupanın şampiyonlar ligi "kalite"sine erişmesi, bu öykülerden mahrum kalmamız anlamına gelebilir.
Blatter’in Afrika ve Asya’ya daha
fazla yer ayrılması çıkışının da, Platini’nin “kimsenin yerinden kısmaya gerek
yok, 8 takım daha ekleyerek turnuvayı 3 gün uzatmak herkesi mutlu eder”
yanıtının da başlıca nedeni, seçim kazanmayı hedeflemeleri olarak
düşünülebilir. Biraz da bu tezlere yönelen itirazları inceleyelim. İlki, 2018
Rusya organizasyonundan; hazırlıklarını 32 takıma göre yaptıklarını ve kendi organizasyonları
için bu artışa sıcak bakmadıklarını söylüyorlar. Fox sports sitesinde yer alan
bir diğer itiraz, insanlığın en özgün icatlarından birisi olan kupaya yetenek
yarışması muamelesi yaparak, zaten yeterince zayıf takımın yer aldığı kupada,
oyunun kalitesinin korunması adına, yıldız oyuncu ve takımların daha fazla
meşgul edilmemesi gerektiğini savunuyor. Bu görüşe pek itibar etmemek
gerektiğini düşünüyorum. Kendisi de ABD’li olan yazarın, ülkesinin hiç şans
verilmediği halde 1950 yılında İngiltere’yi yenerek yarattığı hikayeyi, örneğin
FIFA sıralamasında ilk 40’ta yer alan Panama’dan esirgemesi hakkaniyetle
bağdaşmaz. Zaten Şampiyonlar Ligi gibi, başarılı ülkelerin ve takımların
ödüllendirilmesine dayanan ve yeni takımların parlaması önünde türlü engeller
çıkaran bir organizasyon var, dolayısıyla Dünya Kupasında temsilde adalete daha
fazla önem verilmesi yerinde bir yaklaşım.
Daha iyi düşünülmüş ve 40 takımlı
bir organizasyonun pratik ve lojistik zorluklarına dikkat çeken bir yazıysa
Guardian’da yer aldı. Platini’nin önerisi gerçekleşirse, 48 olan grup maçı
sayısı 80’e çıkacak ve günde en az 4 maç yapılması gerekecek. Her maçtan sonra
zeminlerin ve stadyumların bakımı için birkaç gün geçmesi gerekeceği için ise,
ya turnuvanın kulüpler tarafından zaten uzun bulunan süresi daha da uzayacak,
ya da daha fazla stadyuma ihtiyaç duyulacak, bu da Güney Afrika’da olduğu gibi
“beyaz fil” olarak adlandırılan ve turnuva sonrası atıl hale gelen tesis
sayısını arttıracak. Ayrıca, ekonomileri kırılgan olarak adlandırılan ülkelerin
sayılarının fazlalaştığı günümüzde, 40 ülkeden takımlar, taraftarlar, medya
çalışanlarının ihtiyaçlarını karşılayacak stadyumlar, antrenman-konaklama
yerleri ve çeşitli turistik tesisleri işletmeye gönüllü olabilecek ülke sayısı
fazla değil. Platini’nin aklında, UEFA’nın 2020 Avrupa Şampiyonası için
bulduğu, tek ülke ya da ortaklık yerine, 10-12 ülkeye dağılacak bir alternatif
olduğu söylentileri de dolaşıyor.
Futbolun temel bileşenleri olan
sporcular ve taraftarlara da danışmayı düşünürler mi acaba?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder