30 Kasım 2013 Cumartesi

Katar’ın Spora Olan Düşkünlüğü

29.11.2013 tarihli Sol'da yayınlanmıştır.

Katar’ın Spora Olan Düşkünlüğü

Katar’ın dünya futbolu çevrelerinde birkaç başlık üzerinden tartışmalara konu olduğundan bahsetmiştik. Son zamanlarda ülkemiz basınında da çeşitli yazılar ve haberler yayınlanmaya başlandı. Kısaca hatırlatalım, bunlardan ilki, ortalama sıcaklığın 37 santigrat derecede olacağı bir dönemde bu ülkede 2022 Dünya Kupası’nın sağlıklı bir biçimde yapılamayacağı ve organizasyonun kış aylarına alınması üzerine gelişti. Konu bir çözüme ulaştırılmasa da, başka bir tartışmaya yol açtı. Ülkede göçmen işçilerin sağlıksız koşullarda çalıştırılmaları ve özellikle geçtiğimiz yaz aylarında aşırı sıcaklardan ötürü 44 göçmen işçinin yaşamlarını kaybetmeleri, uluslararası işçi örgütlerinin tepkisini çekti ve FIFA, Katar’ı işçi hakları konusunda reforma gitmesi konusunda uyarmaya başladı. Sonra, çalışma rejiminin şartlarından ötürü ülkeden ayrılmasına izin verilmeyen Fransız futbolcu Zahir Belounis’in yıllardır süren tutsaklığı gündeme geldi. Gary Lineker’in twitter üzerinden konuyla ilgilenmesi ve Dünya Futbolcular Birliği(FIFPro)nin Katar’ı futbolcu haklarından duyulan endişe nedeniyle ziyaret edeceğini açıklamasından birkaç gün sonra, Belounis’e çıkış vizesi verildi ve futbolcunun haftasonundan önce Fransa’daki evine dönmesi bekleniyor.

Böylece, bu 3 konudan birisinin hiç değilse şimdilik çözümlendiğini söyleyebiliriz. Peki, futbolda kulüpler ya da milli takımlar düzeyinde hiçbir başarısı olmayan bir ülke, nasıl oluyor da FIFA Dünya Kupasına evsahipliği hakkını kazanıyor ve uluslararası futbolda tartışmaların odağı haline geliyor? Bu soruyu yanıtlamak için, Katar’ın künyesine göz atmak gerekiyor. Nüfusu 2 milyon civarında olan doğalgaz zengini bu ülke, dünyada Gayri Safi Yurt içi Hasıla rakamının en yüksek olduğu ülke. Elbetteki bu zenginlik nüfusun geneline bir başka deyişle nüfusun %80’ini oluşturan ve Nepal, Hindistan, Pakistan gibi yoksul Asya ülkelerinden gelen göçmen işçilere yayılmıyor. Uluslararası Sendikalar Birliği ITUC’un yaptığı uyarıya göre, Katar işçi hakları konusunda gerekli iyileştirmeleri yapmazsa, 2022 yılında başlama düdüğü çalana kadar yaklaşık 4,000 işçi hayatını kaybedebilir.

Katar Televizyonu Al Jazeera tarafından hazırlandığı için, tanıtım ve reklamın, haberin önüne geçtiği bir video. Yine de, Aspire tesislerini görmek, hemen hepsi Katarlı olmayan antrenörler ve personelin çalışmalarından ve Cafu, Mourinho gibi isimlerin izlenimlerinden haberdar olmak için izlenebilir.

Katar, işçi haklarına ayırmadığı bu zengin mali kaynaklarını spora yatırmaktan çekinmiyor. Bunların başında gelen ASPIRE Akademisi, Katarlıların spor olanaklarını arttırmayı da amaçlıyor ancak asıl yoğun programı, özellikle futbol ve atletizmin çeşitli branşlarında  Afrika, Latin Amerika ve Asya ülkelerinden gelecek vaat eden çocukları toplayıp onları profesyonel atletler seviyesine yükseltmek. Akademinin internet sitesinde, Futbol Düşleri programıyla her yıl bu ülkelerden 500,000’den fazla çocuğun denemeden geçirildiği yazıyor. Eğitim veren profesyonel kadronun da çeşitli ülkelerden bir araya getirilen profesyonellerden oluştuğunu söylemeye gerek yok sanırım.

Katar’ın önde gelen spor kulüplerine ve organizasyonlarına sponsor olurken de oldukça cömert davrandığını görüyoruz. 2011 yılında, Katalan ulusal simgesi olarak kabul ettikleri formalarına reklam almamalarıyla tanınan Barcelona kulübü, Katar Vakfının 5 yıl için önerdiği 150 milyon Euro’luk teklifi kabul etti ve bu yıl da bu anlaşmayı, Katar Havayollarıyla imzalanan 3 yıllık ve 96 milyon Euro bedelli bir sözleşmeye dönüştürdü. Katar sermayesinin göze çarpan bir başka hamlesi de, Paris Saint-Germain’le yapılan 4 yıl süreli ve 200 milyon Euro bedelli sponsorluk anlaşması, bu sefer sponsor kurum Katar Turizm Ofisi olmuş. Guardian’da yayınlanan David Conn imzalı makaleye göre Platini, eski devlet başkanı Sarkozy’nin, Katar’ın PSG konusundaki girişimlerinin desteklenmesini istediğini kabul etmiş ancak 2010 yılında gerçekleştirilen dünya kupası evsahipliği oylamasında, Katar lehine oy kullanması yönünde bir baskı görmediğini ifade etmiş. Ancak Platini’ini oyunu yalnızca futbolun istikbali için kullandığına dair şüpheler burada sona ermiyor, özellikle bir avukat olan oğul Laurent Platini’nin, Katar spor giyim firması Burdda’nın CEO’luğuna getirilmesinden sonra.

Katarlı yetkililer, ASPIRE Akademisinin gelişmekte olan ülkelerdeki yetenek avcılığı faaliyetlerinin sosyal sorumluluk amacıyla yapıldığını savunuyorlar. Öte yandan, Katar’ı yöneten Al Thani ailesinin, ülkenin ekonomik zenginliğini dünya siyasetinde kendisine nüfuz alanı yaratmak için kullanma çabasında, sporu bir köprü olarak gördüğü yorumları da yapılıyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder