Bu yazı, 23.11.2012 tarihli soL Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Sahada, Salonda, Masada Brezilya
Geçtiğimiz
Pazar Günü Tayland’da düzenlenen Futsal FIFA Dünya Kupası’nı, finalde
İspanya’yı 2. uzatma devresinin sonunda 3-2 mağlup eden Brezilya kazandı. Bu,
7. düzenlenen organizasyondaki 5. zaferleri. Böylece, son iki turnuvada zirveye
çıkan İspanya’ya kaptırdıkları ünvanlarını da geri almış oldular.
Salon
futbolunun doğum yeri Latin Amerika, 1930’lu yıllarda neredeyse eş zamanlı
olarak Montevideo ve Sao Paolo’daki YMCA salonlarında oynanmaya başlıyor.
(Açılımı Young Men’s Christian Association olan ve dünya çapında Hristiyanlığın
değerlerini yaymayı amaçlayan- hadi 70’li yılların ünlü şarkısını da
anımsayalım- bu oluşum, Basketbolun da icat edildiği yer) Birkaç farklı kaynak,
futsalın Brezilya’da gelişmesinin en önemli nedeni olarak, futbolun çok
sevildiği bu gelişmekte olan ülkede, o yıllarda bu sevgiyi karşılamaya yetecek
miktarda geniş çim saha bulmanın zorluğunu gösteriyor.
İlk defa bir
futsal karşılaşması izleyen dikkatli bir futbolsever, bu sporun önde gelen
temsilcisinin Brezilya milli takımı olmasına şaşırmayacaktır. Top kontrolünün
ayak içiyle değil, topa basarak sağlandığı, rakibi geçebilmek için hız ve fizik
gücünden ziyade, ince bileklere ve kıvraklığa sahip olunması gereken, topun
nadiren havalandığı ve hokeydeki gibi yerde kayarak ilerlediği bu müstesna
branşta elbette Horst Hrubesch’ler değil, Latin Amerikalılar başarılı oluyor. 2012
Dünya Kupasının parlayan oyuncuları da, yaşlı kurt Falcao, Neto ve Fernandinho
gibi sarı-yeşil formayı terletenlerle, gol krallığında ilk iki sırayı alan ve
Rusya ve İtalya adına oynayan Brezilyalılar. Futsalın Brezilya’daki popülerliği,
bir göstergede futbolun dahi üstüne çıkıyor; bu spor, ülkede en çok oyuncusu
olan dal.
Futbolun
bilinen bir başka türevi de plaj futbolu. Bu branşın da Rio plajlarından neşet
ettiğini biliyoruz. İngiliz Yazar Alex Bellos’un Futebol: Brezilya Tarzı Yaşam (Literatür Yayınları, çev. Çiğdem
Özüer, 2003) başlığını taşıyan kitabı ise, futbol literatürünün en eğlenceli
metinlerinden birisi olmasının yanısıra, meşin yuvarlaktan ilham alan başka
oyunların da ülkedeki öyküsünü anlatıyor. Yetmişli yıllarda ismini duyuran ve
maç sonunda hurdaya çıkacak olan arabalarla oynanan “Otobol” bunlardan bir
tanesi. Oldukça masraflı bir oyun olduğundan, dünya çapındaki enerji krizinin
kurbanı olmuş ve ömrü pek kısa sürmüş. Bir başka ve çok daha ucuz futbol türevi
olan Futebol de Botao ya da Düğme
Futbolunu ise, çocuklar mahallelerinde icat etmişler ve bu oyun günümüze kadar
gelebilmiş. Bir diğer adıyla Masa Futbolu, diktörtgen bir masa üzerinde, iki
oyuncu tarafından, düğmeler ya da yuvarlak diskler ve minik bir topla oynanıyor
ve ülkede oldukça ciddiye alınıyor. Bazı eyaletlerde federasyonları, yaş
kategorilerine ayrılmış turnuvaları ve hatta, oyuncuların bağlı oldukları
takımları var. Bizim okul sıralarında, bozuk paralarla oynadığımız oyunu
çağrıştırsa da, internet üzerinden yapılacak bir “futebol de mesa” aramasıyla,
basit bir çocuk oyununun nasıl geliştirilebildiğini izlemek mümkün.
Yanlış bir karar verdiği düşünülen dünya çapındaki bir
futbol hakeminin evinin, bir “haberci” tarafından basıldığı, bu hakemin kişisel
yaşamının bütün ayrıntılarının televizyon kanallarında harlanan dedikodu kazanlarında kaynatıldığı
güzide ülkemizin spor kamuoyuna, bu işin özünde bir oyun olduğunu hatırlatma
amacıyla kaleme alınmış bir yazıyı okudunuz.Fotoğrafı fifa.com'dan aldım, linktede final maçının gollerini görebilirsiniz. Bir kez daha, Brezilyalı spikerlerin, rakip gol attığında dahi nasıl coşkulu biçimde anlatımını sürdürdüğünü görüyoruz. Bizde ise malum "aman, yapmayın çocuklar.... yapmayın.... maalesef..." den ibaret oluyor duyduğumuz sözcükler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder