*Bu yazı, 09.11.2012 tarihli Sol Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Rangers’ın Çöküşünün Ardından İskoç
Futbolunda Son Gelişmeler
Futbol
işlerinde bağımsız, dışişlerinde Birleşik Krallık’a bağımlı- ki
bağımsızlıklarını kazanma yoluna artık resmen de girmiş bulunuyorlar- olan İskoçların,
güneydeki komşularının sahip olduğu ihtişamda bir ligleri olmasa da, en az
onlar kadar köklü bir futbol tarihinin mirasçıları oldukları su götürmez bir
gerçek. Dünyanın en eski 2. futbol federasyonu, Avrupa Şampiyon Kulüpler
Kupası’nın ilk kez Britanya’ya taşınması(Celtic-1967), milli stadyumları
Hampden Park’ta kırılan ve yeni güvenlik kuralları altında bir daha
tekrarlanması imkânsız olan seyirci rekorları gibi ünvanlar hep “ekose
etekliler”e ait.
Öte yandan, İskoçya’nın
Premier Ligi (SPL)nin görünümü, geçtiğimiz yıl patlak veren krizin sonucu
olarak büyük ölçüde değişmiş durumda. Ligin 2 iddialı takımından birisi olan
Glasgow Rangers, mali gerekçelerden ötürü SPL’den atıldı ve ufak bir isim
değişikliğiyle, SFL olarak kısaltılan ligin 3. kümesinde(bir başka deyişle
4.Lig) mücadelesine devam ediyor. Bu gelişmeler, ticari değerinin yüksek
oluşundan ötürü “Old Firm” olarak adlandırılan Celtic-Rangers derbisinin ve bu
iki takımın şampiyonluk yarışının en iyi ihtimalle 2015 yılına kadar izlenemeyeceğini
gösteriyor. Bu da SPL’nin yayın hakları anlaşması yinelenirken, belki Celtic’i
değil ama ligin diğer takımlarını endişeye düşürecek ölçüde bir gelir kaybına
mahkum edebilir. Celtic açısından ise durum biraz daha farklı, önümüzdeki
yıllarda İskoçya’dan bir başka Şampiyonlar Ligi katılımcısı çıkmazsa, Avrupa
futbolunun bu büyük pastasından alacakları payı paylaşmak durumunda
kalmayacaklar. Kulübün bu süreçteki kazancı, kaybından daha fazla bile
olabilir.
Rangers Taraftarları Ne Yapıyor?
Peki, pre-endüstriyel
futbolun cefakârları, endüstriyel futbolun ise müşterisi olan taraftarlar bu
gelişmelere nasıl tepki veriyor? Rangers taraftarları, geçtiğimiz yıl Birleşik
Krallık’ın vergi otoritesi, Her Majesty’s
Revenue and Customs (HMRC) tarafından kulüplerine yaklaşık 75 milyon
Poundluk bir borç faturası çıkartılmasıyla başlayan süreçte, seslerini
duyurmaya çalıştılar. Nisan ayında, henüz Rangers ligden atılmamışken, binlerce
taraftar Hampden Park’a yürüdü, bütün taraftarları gidişata engel olmaya
çağırdı. Eski bir Rangers oyuncusu olan John Brown da yaz aylarında bir çıkış
yaparak taraftarlardan, takımı Sevco
isimli fona bırakmamak için, SFL 3. liginde oynanacak sezonun kombine
biletlerinden almamaya çağırdı. Kendi cebinden 40 bin£’u bir fona yatırıp,
zengin iş adamları ve eski futbolcuları da benzer bir katkıyı, taraftarların
adına yapmaya çağırdı. Brown’un yeterince planlanmamış bu girişimi sonuç
vermedi ve Rangers, yeni mali ve idari yapısı ve yetenekli gençlerden oluşan
kadrosuyla, alt liglerde görülmemiş bir gişeyle iç saha maçlarını oynamaya
devam ediyor. Kısacası, Rangers taraftarları şimdilik arka planda kalarak
“Feda” demeyi tercih etmiş durumdalar. Geçtiğimiz hafta da nihayet liderliğe
yükseldiler.
Taraftarlara Kulüp Yönetimlerinde Yer Yok
mu?
Bu soruya
henüz olumlu bir cevap vermek güç. Ancak 90’lı yıllarda Ada’da kurulan ve
2000’li yıllarda Avrupa’ya da açılan Supporters
Direct adlı oluşum, mevcut düzenin sınırları içinde, alternatif bir futbol
yönetimi için çalışmalarını sürdürüyor. Örneğin, bu oluşumun şemsiyesi altında
kurulan Celtic Trust, yeşil-beyazlı
yoncaya gönül verenlerin, kulüp yönetimlerinde hisse ve dolayısıyla söz sahibi
olmasını hedefleyen bir hissedarlar birliği.
Önümüzdeki
haftalarda bu girişimleri ele almaya çalışacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder