12 Temmuz 2013 Cuma

Yaz Mevsimi: Sportif Çoğulculuk

Yaz Mevsimi: Sportif Çoğulculuk
Sonu tek rakamla biten yılların yaz ayları sporseverler için nadas dönemi sayılabilir mi? Bu yıllarda en popüler 2 organizasyon olan Yaz Olimpiyatları ve FIFA Dünya Kupası düzenlenmiyor; buna karşın Wimbledon, Fransa Bisiklet Turu gibi her yaz serinletici işlevi gören etkinliklerin yanısıra, Dünya Atletizm Şampiyonası, kadınlar ve erkeklerde Basketbol ve Voleybol Şampiyonaları gibi tek yılları şenlendiren turnuvalar var. Önerilerimizi sıralayalım.
Müthiş manzaralar, son ana kadar çekişmeli bir sprint etabı, cool!

İlk olarak, cumartesi günü İstanbul’da Fransa tarihinde ilk kez U20 Kupasını kazanmak için Uruguay’la karşılaşacak. Juventus’ta ilk 11’e kadar yükselmeyi ve Fransa’nın A takımına da çağrılarak, şimdiden futbolseverlerin, iki yönlü oyunu ve güçlü fiziğiyle tanıdığı Paul Pogba kaptanlığındaki Fransa’nın bir adım önde olduğunu söyleyebiliriz. Yarı finalde Irak’a elenmekten son anlarda, ancak soğukkanlı biçimde hazırlanmış bir hücum organizasyonuyla kurtulan Uruguay’ın da, uzun bir aradan sonraki ilk finali.
Kadınlar futbolunda Avrupa Şampiyonası da çarşamba günü, biraz sıkıcı geçen İtalya-Finlandiya ve oldukça heyecanlı geçen İsveç-Danimarka karşılaşmalarıyla başladı. Danimarka kalecisi Petersen’in ikinci yarıda iki penaltı birden kurtarmasından daha iyi bir üvertür olabilir mi? Kadınlar futbolunun popüler olduğu ülkelerden İsveç’te düzenlenen turnuva hakkındaki gelişmeleri takip etmek için bir alternatif, twitter’da açılmış bulunan @euro2013tr hesabı.  İsveç televizyonunun kameralarından birisini maçların her anında, Zlatan İbrahimoviç’e benzetilen yıldızı Lotta Schelin’i takip etmekle görevlendirdiğini bu hesap sayesinde öğrenmiş bulunuyorum. Şu ana kadar Messi için dahi böyle bir uygulama duymadığımı da belirteyim. Turnuvanın favorisi, kadın futbolunun Avrupa’daki lokomotifi Almanya, ev sahibi İsveç de plase.
Münhasıran televizyondan takip edilen yaz turnuvaları, yıllardır tutkuyla izlenenler bir yana, yeni dallara merak salmanın da en önemli vesileleri olurlar. Bu tanışmaları, bilgileri izleyiciyi boğmadan aktarıp, onda merak uyanırarak kolaylaştıracak olanlar spikerlerdir. Böyle olunca, birbirinden farklı dallardaki yarışma ya da karşılaşmaları izlerken, bunları aktaranların konularına hakimiyetleri ve seyirciyle iletişim kurma becerileri önem kazanıyor. Bu konuda, yaklaşık 10 yıldır Türkçe de yayın yapmakta olan Eurosport’un spikerlerinin titizliğinin üzerinde durmak gerekir. Örneğin, Caner Eler’in Fransa Bisiklet Turu anlatımlarının, birçok insana bu sporu sevdirdiğine tanıklık ediyorum. Ayrıca, Dağhan Irak’ın kadınlar futbolunu, en az erkekler futbolu kadar yakından takip ederek izleyicilere sevdirmeye çalışmasının, kadın futboluna katılımcı sayısını arttıracağını söylemek belki fazla iddialı olacaktır; ancak Gezi’den sonra her şey mümkün!
Bir de, yazarının da yukarıda andığım spiker olmasından kaynaklanabilecek olan şike söylentilerini doğurmak pahasına, bir kitap önerisinde bulunmak isterim. “Hükmen Yenik”, Irak’ın yüksek lisans tezinin, güncel gelişmeleri de kapsayacak bir biçimde gözden geçirilmiş hali. Kitapta, Türkiye futbol rejiminin, ısrarlı bir biçimde İngiltere sistemine yaklaştırılmaya çalışıldığı tespitinden hareketle, bu iki ülkenin tarih içerisinde geçirdiği süreç ele alınıyor. Özellikle günümüzde sıkça tartışılan futbol-iktidar ilişkileri konusunda tarihsel arkaplanı hatırlatması önemli. Kanımca kitabın bir talihsizliği, farklı takımların taraftar gruplarının Haziran 2013 dayanışmasını görmeden önce baskıya girmiş olması. Belki de bu nedenle bu konuda biraz karamsar; ancak ileri sürdüğü, Türkiye’deki futbol kulüplerinin mikro milliyetçilikler alanları oluşturduğu savını da yabana atmak güç.

İyi seyirler ve iyi okumalar.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder