*Bu yazı, 25.01.2013 tarihli soL'da yayınlanmıştır.
* Üstte, Nijerya-Burkina Faso maçından önemli anlar.
Vuvuzela’yı
Özlemişiz!
Afrika Uluslar Kupası olanca
münasebetsizliğiyle bir kere daha başladı. Öyle ya, tam da Avrupa futbol
sezonunun göbeğinde, büyük takımların yıldız oyuncularının, kimsenin umrunda
olmayan bir turnuva için görev bölgelerini terk etmeleri olacak iş değil!
Geçtiğimiz yıllarda, profesyonel futbolun ağababası Blatter, Chelsea eski
menajeri Avram Grant gibi ağır toplar, şampiyonanın yaz aylarına alınması
gerektiğini ileri sürdüler; İngiltere’de oynayan bazı Afrikalı oyuncular da bu
görüşe katıldı. Ancak kuzey yarımkürenin yaz ayları, özellikle Sahra altı
Afrikasında yer alan birçok ülkenin yağış mevsimine denk geliyor. Ayrıca bu
turnuvanın, Afrika futbolunun gelişmesinde büyük bir rolü var. Kıtanın Dünya
Kupası kontenjanı sınırlı olduğu için, birçok ülkenin oyuncularının kendilerini
gösterebilecekleri ve geliştirebilecekleri en önemli organizasyon. Şimdilik bu
tartışma, iki yılda bir düzenlenen Kupanın, sonu tek rakamla biten yıllara
kaydırılmasıyla bir nebze de olsa sönümlenmiş durumda.
Libya’nın çekilmesi sonucunda
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin evsahipliği yaptığı 2013 Kupasını takip eden
İngiliz gazeteci Oliver Holt, turnuvadaki atmosferin “FIFA’nın de-Afrikanizasyon
uygulamasından önceki 2010 Dünya Kupası” günlerini hatırlattığını söylüyor. Televizyondan
izlenebildiği kadarıyla, Dünya Kupası için inşa edilmiş bu devasa tribünler,
evsahibi ülkenin maçları dışında pek dolmasa da, vuvuzelaların özgürce
çalındığı mekanlar.
Kupa tarihinin en başarılı takımı
Mısır’ın ve Afrika futbolunun uzun yıllar lokomotifi olmuş Kamerun’un vize
alamadığı, Nijerya’nın ise eski gücünde olmadığı 2013 turnuvasının öne çıkan
takımlarının Fildişi Sahilleri ve Gana olduğu söylenebilir. Ancak ilk maçlarda
Adebayor’un önderliğindeki Togo’nun, yıldızlar topluluğu Fildişi Sahilleri’ni
son saniyeye kadar zorlamasına, Demokratik Kongo’nun da, Gana karşısında 0-2’yi
çevirerek beraberliği yakalamasına tanıklık ettik. Dünya Kupası’ndaki vasat
performansıyla ilk turda elenen ve bunu gerçekleştiren ilk evsahibi ülke olan
Güney Afrika ise, oldukça dağınık bir görüntü sergilediği Yeşil Burun Adaları -
Cabo Verde tarihinde ilk defa kupaya katılıyor ve belki de ülkenin isminin
Türkçe çevirisini, ilk kez Eurosport spikerlerinden işitmiş oluyoruz - maçından
sonra, Angola karşısında üstün bir oyunla galip geldi. Burkina Faso’nun, son
anlara kadar pes etmediği maçta Nijerya’dan kopardığı 1 puan da, çok değerli.
Nijerya, 1-0 önde girdiği son dakikalarda hücumdaki laubali tavırlarının ve
savunma disiplinini elden bırakmanın faturasını ödemiş oldu. Bu akşamüstü
seansında, bir önceki kupanın sürpriz şampiyonu Zambiya’ya karşı zorlu bir
sınava çıkacaklar.
İşte bu belirsizlik, Afrika
Uluslar Kupası ile diğer kıta turnuvaları arasındaki en önemli farklılığa
işaret ediyor. Günümüzde Çek Cumhuriyeti ya da Uruguay gibi köklü futbol
geleneklerine sahip ülkelerin dahi kendi kıtalarındaki şampiyonaları
kazanmalarının beklenmedik sonuç olarak değerlendirilebilir. Oysa izlemekte
olduğumuz Afrika Kupası’nın, 2012’deki mutlak favori Fildişi Sahilleri’nin, gol
yemeden tamamladığı turnuvanın şampiyonluğunu, penaltı atışları sonucunda
Zambiya’ya kaptırmasına benzer bir sonuçla tamamlanması, o kadar da şaşırtıcı
olmayacaktır.
Bir not:
Nijerya-Burkina Faso maçı, 2007 yılında İstanbul’da
polis gözetimindeyken öldürülen Nijeryalı futbolcu Festus Okey’in davasının ve
diğer birçok hak ihlalinin takipçisi olan ÇHD’li avukatların tutuklandığı güne
denk geldi. Aynı okuldan mezun olduğumuz arkadaşım Güçlü ve Avukatlık
mesleğinin yüz akı olan tüm ÇHD’lilere selam olsun!Nostalji Köşesi
1980 Afrika Kupası Finalinden görüntüler. Ev sahibi Nijerya'nın ilk şampiyonluğu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder