26 Ocak 2013 Cumartesi

Vuvuzela'yı Özlemişiz



*Bu yazı, 25.01.2013 tarihli soL'da yayınlanmıştır.
* Üstte, Nijerya-Burkina Faso maçından önemli anlar.
Vuvuzela’yı Özlemişiz!
Afrika Uluslar Kupası olanca münasebetsizliğiyle bir kere daha başladı. Öyle ya, tam da Avrupa futbol sezonunun göbeğinde, büyük takımların yıldız oyuncularının, kimsenin umrunda olmayan bir turnuva için görev bölgelerini terk etmeleri olacak iş değil! Geçtiğimiz yıllarda, profesyonel futbolun ağababası Blatter, Chelsea eski menajeri Avram Grant gibi ağır toplar, şampiyonanın yaz aylarına alınması gerektiğini ileri sürdüler; İngiltere’de oynayan bazı Afrikalı oyuncular da bu görüşe katıldı. Ancak kuzey yarımkürenin yaz ayları, özellikle Sahra altı Afrikasında yer alan birçok ülkenin yağış mevsimine denk geliyor. Ayrıca bu turnuvanın, Afrika futbolunun gelişmesinde büyük bir rolü var. Kıtanın Dünya Kupası kontenjanı sınırlı olduğu için, birçok ülkenin oyuncularının kendilerini gösterebilecekleri ve geliştirebilecekleri en önemli organizasyon. Şimdilik bu tartışma, iki yılda bir düzenlenen Kupanın, sonu tek rakamla biten yıllara kaydırılmasıyla bir nebze de olsa sönümlenmiş durumda.
Libya’nın çekilmesi sonucunda Güney Afrika Cumhuriyeti’nin evsahipliği yaptığı 2013 Kupasını takip eden İngiliz gazeteci Oliver Holt, turnuvadaki atmosferin “FIFA’nın de-Afrikanizasyon uygulamasından önceki 2010 Dünya Kupası” günlerini hatırlattığını söylüyor. Televizyondan izlenebildiği kadarıyla, Dünya Kupası için inşa edilmiş bu devasa tribünler, evsahibi ülkenin maçları dışında pek dolmasa da, vuvuzelaların özgürce çalındığı mekanlar.
Kupa tarihinin en başarılı takımı Mısır’ın ve Afrika futbolunun uzun yıllar lokomotifi olmuş Kamerun’un vize alamadığı, Nijerya’nın ise eski gücünde olmadığı 2013 turnuvasının öne çıkan takımlarının Fildişi Sahilleri ve Gana olduğu söylenebilir. Ancak ilk maçlarda Adebayor’un önderliğindeki Togo’nun, yıldızlar topluluğu Fildişi Sahilleri’ni son saniyeye kadar zorlamasına, Demokratik Kongo’nun da, Gana karşısında 0-2’yi çevirerek beraberliği yakalamasına tanıklık ettik. Dünya Kupası’ndaki vasat performansıyla ilk turda elenen ve bunu gerçekleştiren ilk evsahibi ülke olan Güney Afrika ise, oldukça dağınık bir görüntü sergilediği Yeşil Burun Adaları - Cabo Verde tarihinde ilk defa kupaya katılıyor ve belki de ülkenin isminin Türkçe çevirisini, ilk kez Eurosport spikerlerinden işitmiş oluyoruz - maçından sonra, Angola karşısında üstün bir oyunla galip geldi. Burkina Faso’nun, son anlara kadar pes etmediği maçta Nijerya’dan kopardığı 1 puan da, çok değerli. Nijerya, 1-0 önde girdiği son dakikalarda hücumdaki laubali tavırlarının ve savunma disiplinini elden bırakmanın faturasını ödemiş oldu. Bu akşamüstü seansında, bir önceki kupanın sürpriz şampiyonu Zambiya’ya karşı zorlu bir sınava çıkacaklar.
İşte bu belirsizlik, Afrika Uluslar Kupası ile diğer kıta turnuvaları arasındaki en önemli farklılığa işaret ediyor. Günümüzde Çek Cumhuriyeti ya da Uruguay gibi köklü futbol geleneklerine sahip ülkelerin dahi kendi kıtalarındaki şampiyonaları kazanmalarının beklenmedik sonuç olarak değerlendirilebilir. Oysa izlemekte olduğumuz Afrika Kupası’nın, 2012’deki mutlak favori Fildişi Sahilleri’nin, gol yemeden tamamladığı turnuvanın şampiyonluğunu, penaltı atışları sonucunda Zambiya’ya kaptırmasına benzer bir sonuçla tamamlanması, o kadar da şaşırtıcı olmayacaktır.
Bir not:
Nijerya-Burkina Faso maçı, 2007 yılında İstanbul’da polis gözetimindeyken öldürülen Nijeryalı futbolcu Festus Okey’in davasının ve diğer birçok hak ihlalinin takipçisi olan ÇHD’li avukatların tutuklandığı güne denk geldi. Aynı okuldan mezun olduğumuz arkadaşım Güçlü ve Avukatlık mesleğinin yüz akı olan tüm ÇHD’lilere selam olsun!

Nostalji Köşesi
1980 Afrika Kupası Finalinden görüntüler. Ev sahibi Nijerya'nın ilk şampiyonluğu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder