27 Mayıs 2014 Salı

Kupa Yıldızı

23.05.2014 tarihli Sol'da yayınlanmıştır.

Kupa Yıldızı

Endüstriyel futbol öncesi (1980’li yıllara kadar da diyebiliriz) Dünya Kupaları (DK)nın yıldız ürettiği ya da zaten potansiyeli yüksek olan bir ya da birkaç oyuncuyu yıldızlaştırdığı vakıadır. Televizyon yayınları yaygınlaştıktan ve büyük liglerle Avrupa Şampiyonlar Ligi dünyanın her köşesinden izlenebilir hale geldiğinden beri, Kupaların bu işlevinden söz edemiyoruz. Günümüzde futbolcular bu platformlarda kendilerini çoktan ispatlamış oluyorlar turnuvaya gelmeden önce. Halbuki DK, televizyon yayınlarının olmadığı ya da yaygınlaşmadığı yıllarda, kendisini gezegenin geri kalanına tanıtmak isteyen bir futbolcu için nadir fırsatlardan birisiydi. 1934’te Guiseppe Meazza, 1938’de Leonidas da Silva gazeteler aracılığıyla da olsa dünya futbolunun yıldızları mertebesine erişmişlerdi; 1958’te, Brezilya’nın ev sahibi İsveç’e karşı oynadığı final maçından önce – Halit Kıvanç hariç -  kimse 17 yaşındaki Pele’yi tanımıyordu.

Bazı turnuvalara bir ya da birkaç yıldız damgasını vururken – 1986 Maradona, 1998 Zidane – bazıları bir takımın yıldızlaşmasına sahne oldu – 1970 Brezilya - . Yıldız oyuncu bereketinin yaşandığı bir turnuva olarak da, yine 1986 örnek verilebilir. Başına Diego Maradona’nın yazılı olduğu uzun liste, Platini, Butragueno, Lineker, Michael Laudrup ve Elkjaer, Belanov gibi isimleri içeriyor. Bazen, hiç beklenmedik yıldızları oluyor turnuvanın. 1982’de şike skandalından başını yeni kaldırmış olan ve turnuva öncesi şans tanınmayan İtalya’nın golcüsü Paolo Rossi’nin öyküsünde olduğu üzere. Bazen de turnuvayı sürükleyen yıldızlardan yoksun oluyor DK; son iki turnuva 2006 ve 2010’da parmak ısırtan bireysel performanslar izleyememiştik.


BBC'nin 1986 Finali öncesinde yaptığı en güzel 20 gol kolajı. Lineker'e biraz kıyak geçmişler sanki.

Bu bir eğilimin işareti olabilir. 2000’li yıllardan itibaren Avrupa’daki kulüpler turnuvalarının takviminin çok uzamasının getirdiği yorgunluğun, uzun sezonların sonunda düzenlenen uluslararası turnuvalardaki futbolcu performanslarını etkilediğini biliyoruz. Üç hafta sonra başlayacak olan turnuvaya da birçok futbolcu sezon içerisinde 50’den fazla resmi/iddialı maç yapmış olarak gelecekler. Yine de DK gelenek ve görenekleri, Brezilya semalarında yıldızları seyretme hayali kurduruyor. Her ne kadar dört yıl önce kendisinden bekleneni veremese de, gözlerin en çok Leo Messi üzerinde olacağını söyleyebiliriz. 2010 öncesi Messi, tıpkı 2006 öncesi Ronaldinho gibi, zamanın en iyisi olarak anılıyor ve DK sahnesinde parlaması bekleniyordu. Messi’nin ve Arjantin’in 2010’da yaşadığı handikap, oturmuş bir takım oyunu sergileyememeleri ve tecrübesiz efsane Maradona’nın bu soruna çözüm bulamamasıydı. Takımın bu kez deneyimli bir hocaya emanet edilmiş olması Messi’nin önünü açabilir ama onun performansını belirleyecek olan etkenler daha ziyade psikolojik, tarihsel Brezilya-Arjantin rekabeti ve yalnızca devrinin değil, tüm zamanların en büyük futbolcuları arasına ismini tartışmasız biçimde yazdırma şansı.

Başka bir isim var mı, oyunu yönlendirerek ya da goller kaydederek takımını sırtlayacak ve bunu her maç yapacak - elbette o bunları yaparken takımının da hiç değilse yarı finale yükselmesi gerekir – pek sanmıyorum. Brezilya belki de tarihinin en “yıldızsız” kadrosuyla finallerde, bu durum aldıkları sonuçlarını olumsuz yönde etkilemeyebilir hatta Konfederasyon Kupası’ndaki topa sürekli baskı yapan tempolu oyunlarını sürdürebilirlerse, şampiyonluğun da en büyük favorisi ev sahibi. Ancak Ronaldo, Romario ya da daha eskilerden Zico ya da Rivelinho ( kişisel favorim müstesna ismiyle Roberto Dinamite) benzeri yıldızları yok (Neymar mı, henüz erken sanki).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder