30 Haziran 2014 Pazartesi

Anschluss'un Dramatik Rövanşı

Anschluss'un Dramatik Rövanşı

Şili 120'de ve penaltılarda direklere takılıyor, böylece ev sahibini devirip FIFA'yı hayal kırıklığına uğratma şansını kaçırıyor. Hollanda bir tanesi tartışmalı bir penaltıdan olmak üzere son 5 dakikada bulduğu 2 golle Meksika'yı güç bela geçiyor. Yunanistan kısır oyununa rağmen hiçbir maçı bırakmamasının mükafatını, önce 10 kişi kaldığı maçta Japonya'ya direnerek değerli bir 0-0'la, sonra son dakikalarda Fildişi Sahilleri'ne attığı golle ikinci tura çıkarak alıyor. Bu sefer bir başka savaşçı, Kosta Rika'ya karşı yine son dakika golüyle maçı uzatmaya taşıyor, ama turnuvanın en büyük sürprizini gerçekleştiren Orta Amerikalılar penaltılara kadar pes etmiyorlar. Forvetleri Campbell, 10 kişilik takımını ileri taşıyor, her pozisyonda 3-4 defans oyuncusuyla bir başına boğuşup topu takımında tutmaya çalışırken insan üstü bir gayret gösteriyor.

Hemen her maç heyecanlı, bazıları üzerine bir film senaryosu yazılabilecek kadar güçlü dramatik ögeler taşıyor. Kimilerine göre 1982'den sonra en iyi kupa ve işte tam 32 yıl sonra, Haziranın son gününde, analojilere yol açan bir başka dramatik randevu var. Cezayir, 1982'de grup maçlarında, dönemin Avrupa Şampiyonu Federal Almanya'yı yendiğinde, bir Afrika takımının kupada aldığı ilk parlak sonucu gerçekleştirmenin gururunu yaşıyordu. Maçtan, Madjer ve Felloumi'nin golleri kadar, defans oyuncusu Mezekame'nin bütün sahayı topla bir kurşun gibi geçerek yarattığı pozisyonlar da akılda kalıyordu Maçtan önce, Türkiye futboluna katkıları herkesin malumu olan sempatik Hoca Jupp Derwall, gazetecilerin kendisini sıkıştırmaları üzerine "Eğer maçı kaybedersek, ilk trene atlayıp eve döneceğim" diyecekti. 2-1'lik yenilginin ertesinde bir Alman gazetesi, Valencia-Stuttgart arası yol tarifinin üzerine bir tren bileti basarak dalgasını geçiyordu.



Sonrasında akıllara gelmeyecek ve futbol tarihine geçecek bir utanç yaşandı. Gijon'daki oynanacak olan son maçta, F. Almanya'nın alacağı az farklı bir galibiyet, Avusturya, F. Almanya ve Cezayir'i aynı puanda eşitleyecek ve averajla Cezayir'i bir üst turun dışında bırakacaktı. Futbol tarihinin en sevimsiz oyuncularından Horst Hrubesch'in golüyle "Federaller" maçın başlarında 1-0 öne geçti. Bundan sonra maç bitmişti artık, 80 dakika boyunca oyuncular sahanın üzerinde dolaştılar, kazara oluşan gol pozisyonlarında özensizce vurdular toplara. İspanyol seyircilerden "fuera" (dışarı), "que se besen" (öpüşsünler) tezahüratları yükseldi. Almanlar ve Avusturyalılar da rahatsızdı durumdan, Alman spiker bir noktada maçı anlatmanın anlamının kalmadığını söyleyerek sustu, Avusturyalı meslektaşı da izleyicilere televizyonlarını kapatmalarını salık verdi. Sonuç değişmedi ve Almanyayla Avusturya, bir üst tura çıktı. Aslında dört yıl önce benzer bir durum yaşanmıştı Arjantin'de, üst tura çıkma şansını yitirmiş olan Avusturya, güzel bir oyunla F. Almanya'yı 3-2 mağlup ederek, rakibinin 3.lük maçı oynama şansına son vermişti. Ne var ki dört yıl sonra, dertsiz, tasasız başarı kazanmanın cazibesi, mücadele etmenin, rakibe saygı göstermenin erdeminin önüne geçmişti. Tam da bu yıllarda, bireycilik toplumsal kurtuluşa, neo-liberalizm sosyalizme ve sosyal adalet anlayışına galebe çalmaya başlamamış mıydı?

Bu olaydan sonra FIFA ve diğer Konfederasyonlar, hem dünya kupalarında hem de kıta turnuvalarında son grup maçlarını aynı gün ve saatte oynatmaya başladılar. Bu rezilliğin, futbolun en önemli unsuru olan, bir amaç uğruna birlikte mücadele etmenin heyecanını öldürdüğünü ve böyle devam ederse, ne kadar kar getiren bir ürün olduğu gün be gün açığa çıkan sporu da öldürebileceğini fark etmişlerdi.
1982 Haziranındaki F. Almanya-Avusturya maçına çeşitli isimler takıldı, "Gijon Saldırmazlık Paktı" ya da "Gijon Utancı" dediler. Öfkeli Cezayirliler ise "Anschluss" adını uygun gördüler; aynı isimle anılan 44 yıl önceki vaka, Lebensraum politikasının bir parçası olarak Avusturyayı, Büyük Alman Yurdunun bir parçası haline getirerek, Dünya tarihinin insan eliyle yaratılan en büyük yıkımının son habercisi olmuştu. İnsanlar hoşnutsuzluklarını dile getirebildiler bu sefer; 2. Dünya Savaşındaki 50 milyon can kurtarılamamıştı ama futbol ve özellikle Dünya Kupası, bu ticarileşmiş haliyle bile gezegenimizdeki hemen tüm insanların üzerinde iki çift laf edebileceği bir kültür unsuru olmaya devam ediyor.

"Anschluss"ün rövanşında kimi tuttuğumuzu söylemeye gerek yok herhalde. Idir&Manu Chao ortaklığı tercüman olsun hislerimize: "Denia denia, denia Algeria!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder