*Bu yazı, 22.03.2013 tarihli soL'da yayınlanmıştır.
Küba Beyzbol Kupasından Elendiğinde
Geçmiş
yıllardaki dünya kupası ve olimpiyat oyunları turnuvalarının en başarılı takımı
olan Küba, bu iki turnuvanın yerine adapte edilen Beyzbol Dünya Klasikleri’nde,
Hollanda’ya karşı oynadığı 2 maçı da kaybederek, yarı final vizesi alamadan
elendi.
*Küba-Hollanda, çok çekişmeli geçen maçın son anlarında Hollanda, 4-6 gerideyken skoru çevirmeyi başarıyor.
Beyzbol
Amerika kıtasının önemli bir bölümünde popüler bir spor, Küba’da ise en çok
izleyici çeken, çocukların sokakta en çok oynadığı oyun. Bunun yanı sıra
ülkenin, boksla birlikte, 1959 devriminden önce de başarılı sporcular yetiştirdiği
iki branştan birisi. Dolayısıyla “Antillerin İnci”sinin dünya şampiyonasında
son dörde kalamaması, Brezilya’nın Dünya Kupası’ndan elenmesine benzer bir etki
yaratıyor. Beklenebileceği üzere, Küba basınında bu elenmenin nedenleri üzerine
bir hayli kafa yoruldu.
Bu analizi,
beyzbolun Robert Kolej sınırları haricinde pek de oynanmadığı ülkemizden yapmak
pek mümkün değil; aslında oyuna dair bilgisi sınırlı olan benim de bu konuda
sunacağım katkı sınırlı olacaktır. Yine de Küba’yı ve ülkenin spor sahnesini
takip etmeye çalışan birisi olarak bazı noktalara değinmeye çalışacağım.
Son yıllarda
profesyonel kariyer tercihinde bulunup ülkeyi terk eden Kübalı sporcuların
sayılarının arttığı bir gerçek; bu duruma en çok boks ve beyzbolda rastlanıyor.
ABD’de insan kaçakçılığına varan bu türden “transfer”leri organize etmekle
ünlenen menajerlik ajansları var. Her ne kadar Küba’da milli takım seviyesine
yükselmiş sporculara araba tahsisi gibi birtakım maddi özendiriciler sunulsa
da, başarılı profesyonellere çılgınca paralar ödenen ülkelerle bu alanda
rekabete girmek gereksiz olduğu kadar, Küba’nın uzun yıllardır ısrarla koruduğu
ilkelere de aykırı (bu ilkelerin bir kısmına, Sportmence’nin ilk sayısında yer alan yazımda yer vermiş
bulunuyorum). Ancak bu durum şampiyonadan erken elenmenin bir nedeni olarak
değerlendirilemez; ülke halen yetenekli oyuncular yetiştirmeye devam ediyor ve
bunların önemli bir kısmı, Cincinnati Reds takımının 6 yıl süreli ve 30 milyon
dolarlık kontratına imza atan atıcı Aroldis Chapman’ın değil, “milyonlarca
Kübalının sevgisini milyon dolarlara değişmem” diyen 70’lerin efsanevi boksörü
Teofilo Stevenson’un yolunu izlemeye devam ediyor.
Bu durum
istatistiklere de yansıyor. Küba turnuvanın toplam vuruş sayısı sıralamasında
lider oldu ve diğer hücum istatistiklerinde de ilk sıralarda yer aldı.
Forumlarda yapılan yorumların çoğunda, teknik yönetimdeki aksaklıklara ve
kadronun tecrübesizliğine vurgu yapılıyor. Bazıları, antrenör Victor Mesa’nın
bu seviye için yetersiz olduğunu ileri sürerken, diğerleri Mesa’nın
çalıştırıcılığına kefil oluyorlar. Ayrıca, bizim de çok aşina olduğumuz “iyi
oyuncularımız var ama iyi takım olamadık bu sene” en sık karşılaşılan
değerlendirmeler arasında.
Salı Gecesi
San Francisco’da oynanan finalde karşılaşan iki beyzbol ülkesinden Dominik
Cumhuriyeti, Porto Riko’yu rahat bir biçimde yenince, şampiyonayı takip eden
basın organları bu “kör parmağım gözüne” latifeyi kaçırmayarak, galiplerin
rakiplerini “domine ettiğini” yazdılar. Herkesin ilk aklına gelen espri olsa
da, Küba’nın komşuları turnuvayı maç kaybetmeden tamamladıkları için yerinde
bir yakıştırma. Porto Riko da, ABD ve Japonya gibi iki iddialı takımı peş peşe
eleyerek iyi bir sonuç almış oldu.
Küba’da ise bugünlerde, yukarıdaki tartışmaları ve
şampiyonayı unutturan bir üzüntü var. Geçtiğimiz hafta ülkesine dönen takımın
en iyi atıcıları arasında yer alan Yadier Pedroso geçirdiği bir trafik kazası sonucunda
yaşamını yitirdi. Cenaze töreni ve sonrasında dile dökülen sözcükler, kısa
ömründe halkının gönlünde yer edinmeyi başardığını gösteriyor, her zaman genç
kalacak Pedroso’nun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder