16.08.2013 tarihli Sol Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Geri Dönüşlerin
Şampiyonası
Geçtiğimiz haftalarda, madalya
adayları konusunda ahkam kestiğimiz Atletizm Şampiyonası’nın son 3 gününe
girmiş bulunuyoruz. Atletizmin ilham verici yönünden, Moskova’da tanıklık
ettiğimiz öykülerden bahsedelim bu hafta.
Dibaba rahat götürdüğü yarışta son 300 metre atağını yapıyor.
Bu şampiyona bir anlamda da geri
dönüşlerin şampiyonası oluyor. Daha ilk gün, ilk final olan kadınlar maratonda,
İtalyan anaokulu öğretmeni Valeria Straneo’nun öyküsü bunun habercisiydi. Son
iki kilometreye kadar Kenyalı Kiplagat’ın önünde sürdürdü koşusunu. Oysa 37
yaşındaki atlet, doğuştan gelen bir kan hastalığı nedeniyle, kariyerinin hiçbir
döneminde kapasitesini tam olarak kullanamamış, birkaç sene önce de dalağını
aldırmak zorunda kalmıştı. Sporu bırakması gerektiğini düşünmüş, ancak
operasyondan sonra kan değerlerinin normale dönmesiyle, bütün zamanını maratona
vermesi gerektiğine inanmış. Önce ulusal rekor, ardından olimpiyat yedinciliği
– maratonda çok iyi bir sonuç sayılır – ve dünya şampiyonasında gümüş madalya.
Aslında geri dönüş olarak tanımlamak yetersiz bu serüveni, yeniden doğuş daha
doğru olur sanki.
Tam anlamıyla bir geri dönüş
öyküsünün son bölümü ise, 5. günün akşamında ilk defa bu kadar dolu olan
Luzhniki’nin tribünleri önünde izlendi. Herkesin öngördüğü ve benim de bu
sütunda bu öngörülere yer verdiğim üzere büyük bir çekişmenin yaşandığı
kadınlar sırıkla atlama finalini, Yelena İsinbayeva kazandı. Atletizm
seyretmeye 3-4 yıl ara verdikten sonra Moskova’daki şampiyonayla ekranlarının
başına dönen bir sporsever, bu sonuca şaşırmayabilirdi. Ne var ki İsinbayeva, 2009
yılından bu yana büyük yarışmalarda altın madalya alamıyor ve 4.80’in üzerine
çıkamıyordu. Başarılı atletleri ve 2. Dünya Savaşındaki destansı savunmasıyla
(stalingrad) ünlü kent Volgograd doğumlu sporcu, geçen yıl Londra’da aldığı bronzla
başlattığı geri dönüşü, Kübalı Silva ve ABDli Suhr’un önünde altına ulaşarak
tamamladı.
Geçtiğimiz yıl yazılmaya başlanan
bir diğer geri dönüş öyküsü, bu yazı yazıldığı saatlerde henüz tamamlanmamıştı.
400 metre engellinin eski prensi, her zaman zarif Felix Sanchez, Berlin,
Beijing ve Daegu’daki büyük yarışlarda podyumun uzağında kalmıştı ve dereceleri
de giderek gerilemekteydi. Geçen yıl kazandığı olimpiyat altını yeterince
övgüye değerdi, ancak o bu yıl da finale çıkmayı başardı. 15 Ağustos (dün)
yapılan yarışta, sezonun en formda atleti Kübalı Cisneros ve diğerleriyle
girdiği mücadelenin sonucundan bağımsız olarak, bu zor disiplinde 35 yaşında
başardıklarıyla tarihteki yerini pekiştirmiş oldu.
Sanchez’inki gibi, geçen yıl
başlayan bir başka geri dönüş öyküsünün sahibi Tirunesh Dibaba’yı anmadan
geçmek olmaz. Katıldığı her yarışın tartışmasız favorisi, Beijing sonrası
yaşadığı sakatlıklardan ötürü yaklaşık 1,5 yıl spordan uzak kalmış ancak
Londra’da 10,000 metrede altın madalyayı kazanmıştı. Etiyopyalı, bütün
rakiplerinin çok iyi bildiği ancak karşı koyamadaığı, son 600 metredeki
bitirici atağını yine yaptı ve kaçırdığı 2 dünya şampiyonasının acısını
çıkarmış oldu.
Kalan 3 günün yarışları ve
sorularından örnekler verelim. 10,000 metreyi kazanan Mo Farah, 5,000’i de alıp
dubleyi tamamlayabilecek mi? Kadınlar yüksek atlamada, Chicherova yaşıtı ve
yurttaşı Isinbayeva gibi seyircilerine altın madalya performansı
izlettirebilecek mi? Bayrak yarışlarında ABD-Jamaika çekişmesine üçüncü bir
ülke dahil olabilecek mi?
Keyif kaçırmaya aday bir soruyla
bitirelim; seyirciler kazananları alkışlarlarken, onların dopingli mi yoksa
temiz mi olduklarınından emin olabilecekler mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder